Akıl Nedir

AKIL NEDİR?

Çünkü aklın, insanlara ayak bağı kesilmiş. Ona akıl demezler; yılandır, akreptir o.
(Mesnevi: C: l/B: 2330)

Akıl, terim olarak düşünmek, duyu vasıtalarıyla idrak etmek suretiyle bilinmesi mümkün olan şeyleri bilme ve anlama gücü, iyiyi kötüden ayırt etme kabiliyeti, varlığın hakikatini idrak melekesi, maddî olmayan, fakat maddeye tesir eden cevher demektir.

İnsanın düşünme, bilme, davranışlarını belir­leme, denetleme ve yargılaması ya da iyiyi kö­tüden, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, hakkı batıldan ayırmasıyla ilgili kabiliyeti veya dirayetine topluca Akıl denir.

Akıl aslında bir kabiliyettir, zeka da öyle. İkisi arasındaki en önemli fark, bir başkasından akıl alabilirsiniz ama zekayı asla. O, her insanın kendisine mahsustur.

Bir hastalık söz konusu olmadığı sürece şüphesiz herkesin aklı vardır. Akıllı olmak, kendi davranışlarını bilmek, kontrol edebilmek, doğru ve yanlışlarını değerlendirebilmek yeteneğidir.

Akıl, insanı hayvandan ayırt eden en önemli faktördür. Hayvanlar yalan söyleyemez ama insanlar sık sık bu yola başvurur. İşte insandaki yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda fikir yürütebilme, görüş belirtebilme yeteneği akıldır.

‘Ah şimdiki aklım olsaydı’ lafını çok işitmişizdir. Demek ki, akıl insan olgunlaştıkça da değişiyor ve insanın kendisi de bunun farkına varıyor. Bir insan değişik fikirlerle diğerinin aklını karıştırabilir. Hayret verici, şaşırtıcı şeyler insanın aklını durdurabilir.

Bir şeyin içeriğini anlamamak ‘akıl erdirememek’ olarak nitelendirilirken başkalarının çözemediği bir sorunu çözen kişiye ‘bir tek o akıl etti’ denilir. Birine bir yol göstermek ona ‘akıl vermek’tir. Bir şeyi hatırlamak, unutmamak ‘akılda tutmak’tır. ‘Akılsız’ tanımı ise doğru ve isabetli düşünmeyen anlamında kullanılır.

Akıl, insan için hayati önem taşıyan ve bir anlamda insanı insan yapan en önemli özelliklerden biridir. Derin düşünebilmek, incelikleri kavrayabilmek, hikmetli konuşabilmek, doğruyu yanlışı birbirinden ayırt edebilmek ancak akıl sayesinde mümkün olabilir. Kuşkusuz bu özelliklerin önemini bugün dünya üzerinde bilmeyen yoktur.
Ancak insanların birçoğunun bilmedikleri ya da gözden kaçırdıkları çok önemli bir gerçek vardır: Zannedildiği gibi her insan akıllı değildir. Elbette her insan doğuştan belirli bir zekâya sahiptir, fakat akıl belirli şartlara bağlı olarak oluşan özel bir yetenektir. Bu iki kavram toplumda genellikle aynı anlamda algılanır.
 

Bir başka ifadeyle Akıl, duyu organlarının sağladığı materyali algılayan, teşhis eden, zihne bütünleştiren veya böyle bir süreçle zihinde üretilmiş kavramları bilincin kullanımına getiren yetenektir.

Bu yetenek, otomatik olarak işlemez; akıl kullanmak için, herhangi bir insanın akıl kullanma eylemini seçmesi gerekir; insan, gayret göstererek düşünür. İnsan, hayatının her anında ve her konu üzerinde, düşünmekte veya düşünmekten kaçınmakta serbesttir. Düşünmek, tam ve odaklanmış bir teyakkuz gerektirir. Bir insanın bilincini odaklaması, konsantre olması, ancak iradi bir çabayla mümkündür.

“Aklın deveciye benzer, sense devesin, seni emrine râm eder; ister istemez, dilediği yere çeker götürür.” (Mesnevi: C:l/B: 2504)

“İnsanın kolu kanadı akıldır, aklı yoksa, başka bir aklı kılavuz edinmesi gerek.”

“Ya üst ol, ya bir üstünü ara; ya görüş sahibi ol, ya bir görüş sahibini ara.” (Mesnevi:C:6/B:4086)

 

Nusret ERTÜRK
 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Close Bitnami banner
Bitnami