Belediyelerin Düzenledikleri Kültür Turları ve Trafik Kazaları.

Belediyelerin kültür sanat hizmetleri adı altında düzenledikleri otobüsle gerçekleştirilen turlar artarak devam ediyor. Kültür gezilerine vatandaşlar yoğun ilgi gösteriyor. Ücretsiz olarak gerçekleştirilen geziler il dışı ve il içi kültür gezileri olarak iki program şekilde yapılıyor.

Bu tür kültür gezisine vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini biliyoruz ve gözlemliyoruz. İstanbul için söylüyorum tüm bu organizasyonlar geziler İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından planlanıyor ve koordine ediliyor. İlçe belediyeleri tarafından gerçekleştiriliyor. Bu organizasyonlarda Çanakkale, Edirne ve Bursa’da düzenlenen günü birlik geziler çok revaçta Nisan’dan itibaren başlatılan Çanakkale gezilerinde ise vatandaşlar, Conkbayırı, Arıburnu, Anafartalar, Seyit Onbaşı Anıtı, tarihi tabyalar, siperler ve abide gibi savaş tarihimizi yansıtan ve gözler önüne seren birçok yeri günübirlik olarak rehberler eşliğinde gezdiriliyorlar. Çanakkale Gelibolu şehitlik turları yurdun birçok yerinden turların düzenlendiği bir yer haline geldi, Çanakkale ve Gelibolu yarımadası, hafta sonlarında özellikle bahar aylarında yurdun dört bir yanından gelen yüz binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor.

Ücretsiz olarak vatandaşların faydalanabildiği kültür gezilerine vatandaşlar başvuru sırasına ve yer müsaitliğine göre değerlendiriliyor. Ayrıca Bursa, Edirne ve başka illerden İstanbul’a da kültür turları vatandaşların talebiyle gerçekleştirilebiliyor.

Seyahat acenteleri açısından bu turların yasal olup olmadıkları, bu tür seyahatlerin 1618 Sayılı seyahat acenteleri kanununa uygun olup olmadığını değerlendirmek bana düşmez. Bu konu çok tartışılıyor ancak ben konuyu 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, trafik ve can güvenliği ve denetimler kapsamında değerlendireceğim.

Ülkemizde bir yılda meydana gelen trafik kazaları ve sonucunda yaşanan ölümlerin sayısına baktığımızda, her yıl kaza mahallinde beş bine yakın can kaybediyoruz. Bu durumda trafik kazalarının azaltılması ve önlenmesi için gerekli tedbirlerin önceden alınmasının önemi ortaya çıkmaktadır. Biz sektör temsilcileri olarak uyarı görevimizi yapalım. Bu kazaların önlenmesi için karayolu trafik güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak zorundayız. Ülkemizde yapılan Trafik kazlarının önlenmesi konusundaki eylem planları hayata geçirilmiş uygulanmasına başlanmış olmasına rağmen yeterli sonuç maalesef alınamıyor. Ülkemizde yol standartları yükseldi, bölünmüş yol uzunluğu on sekiz  bin kilometreye çıktı ama elim rakamlar bir türlü düşmüyor. Bu da bizi şu sonuca götürüyor:
Trafik kazaları daha çok insan faktöründen kaynaklanıyor.

Geçen hafta Çanakkale de meydan gelen otobüs kazası, belediyelerin düzenledikleri şehirlerarası kültür turlarının, can ne mal emniyeti açısından yeteri kadar denetlenip denetlenmedikleri sorusunu akıllara getirdi.  Bilindiği üzere İstanbul Sancaktepe Belediyesinin kültür turları kapsamında Kur’an kursunda eğitim gören kadınları İstanbul’dan Gelibolu Yarımadası’nda şehitlikleri gezdirmek için götüren ve belediye tarafından sözleşmeli olarak kiralanan tur otobüsü, Gelibolu Şarköy Kavşağı’nda şarampole devrildi ve yan yatan otobüs yaklaşık yirmi metre sürüklendi.

Kazada beş kişi hayatını kaybederken kırk bir kişi yaralandı. Çanakkale Valiliği’nden yapılan açıklamada, kazanın ilk tespitlere göre şoförün uykusuzluk ve yorgunluğundan kaynaklanan sebeple gerçekleşmiş olabileceği belirtildi. Bilirkişi raporu, otobüste bulunanların ifadelerin alınması ve takograf kayıtlarının incelenmesi sonucunda kesin sebep belirlenecektir.
 

Biz şu soruların cevabını arayalım: Bu otobüsü kazası, önlenebilir miydi? Kaza kader deyip geçiştirecek miyiz? Gerekli tedbirler alınsaydı, başta şoför olmak üzere, tüm sorumlular yeterli dikkat ve sorumluklarını yerine getirselerdi bu kaza olur muydu?

Bu aracı kiralayan belediye, bu aracı sözleşmeli olarak kiraladığı ve seyahate tahsis ettiği için birinci derecede işveren sıfatıyla yolculara karşı sorumludur.
Belediye yine kiraladığı otobüsün 4925 sayılı taşıma kanunu kapsamında yetki belgesi, taşıt kartı ile tüm sigorta poliçelerinin eksiksiz ve tam olmasını beyan edilmesini ve araçta bulundurulmasını istemek zorundadır. Kiralanan otobüsün geçerli TÜV muayenesinin olup olmadığı, şoförlerin ehliyeti, mesleki yeterlilik SRC belgesini, psikoteknik ve sağlık raporlarını istemek, beyan edilen belgelerin doğruluğunu ve geçerliliklerini sorgulamak zorundadır.

Araç sahibinden veya işletmesinden seyahat süresince otobüste yeterli şoför bulundurmasını istemek ve seyahat süresince taahhüt edilen şoförlerin araçta bulunup bulunmadığını denetlemek zorundadır.
Bunların dışında otobüsün tamir ve periyodik bakımlarının yapılıp yapılmadığının denetlenmesi,  Aracın lastiklerin yol ve iklim şartlarına uygunluğu, diş derinliği, kontrollerinin yapılması önemli bir husustur. Aracın elektrik tesisatı, ısıtma ve iklimlendirme havalandırma sistemlerinin çalışıp çalışmadığı ve periyodik bakımlarının yapılıp yapılmadığının da denetlenmesi lazım.
Kiralanan aracın standartlarının belirlendiği taşıma sözleşmesinde yazılmış olması taşımacının bu standartlara uygun araç tahsis edeceği taahhüdü yazılmış olması yetmiyor mutlaka bu şartların uygunluğunun sürekli denetlenmesi gerekiyor.
Taşımacının ve İşveren sıfatıyla Belediyelerin sorumluluğu bunu gerektiriyor.

Denetim konusunda en önemli konu şoförlerin çalışma saatleri ve istirahatları ve hız ihlali konusundur.  2918 Sayılı Karayolu Trafik Kanunu kapsamında şoförlerin denetimi Takaoğraf cihazları kayıtlarının incelenesi yle mümkün olabilmektedir.  Şehirlerarası tarifeli ve düzenli seferlerde takograf kontrolleri Otogarlarda ve yolcu terminalleri çıkışlarında sürekli yapılabilmekte ve emniyet personeli tarafından denetlenmekte, ancak B2 ve D2 Yetki belgesi kapsamında yapılan Turizm ve Grup taşımalarında bu denetim sadece yol denetimleriyle mümkün olabilmektedir.

Bu arada önemli bir gelişme oldu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme genel Müdürlüğü  11.05.2016 Tarihinde yayınladığı  2016/KDGM-13 YOLCU Sayılı Genelgesinin dördüncü fıkrasında İstanbul, Antalya, Aydın, Muğla ve İzmir illerinde uygulanmak üzere D2 ve B2 Yetki belgesi ek taşıt belgelerinde kayıtlı taşıtlarla konaklama yapılan tesisten veya tesise yapılan taşımalarda, birden fazla grubun aynı taşıtla taşınması ve grupların farklı noktalara  indirilmesi bindirilmesi, ile şehir içi ve komşu illere yapılan günü birlik tur organizasyonlarında zorunlu ise denetimlerin seyahatin başlangıcında veya bitişinde yapılması, uygun görüldüğü belirtilmektedir.

Bu ne demektir, açıkça zorunlu olmadıkça yol denetimlerinin yapılmaması istenmektedir.

Hiç yapılmasın çıkışında ve varış yerinde yapılsın Allah muhafaza iş işten geçtikten sonra denetim yapsan ne olur yapmasan ne olur!
Bu kimin talebidir? Biz sektör olarak Turizm taşımacıları olarak böyle bir talepte bulunmadık.
Sonuçları çok ağır olabilecek bir uygulamadır.  Aksine yol denetimlerinin yapılmasını özellikle hız ve şoförlerin çalışma araç kullanma ve istirahatları konusunda takograf kontrollerinin sıklaştırılmasını yetkililerden istiyoruz.
 

Nusret ERTÜRK

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Close Bitnami banner
Bitnami